EKİM 2021
Önyargılar Geride Bırakıyor
Sadece kadınları değil; toplulukları, şirketleri ve ülkeleri de.
UNDP Sosyal Normlar Cinsiyet Endeksi‘ne göre dünyada 10 kişinin 9’unun kadınlara karşı herhangi bir önyargısı bulunuyor. Günümüzde dünya nüfusunun yarısının, diğer yarısına karşı önyargıyla yaklaşıyor olması düşündürücü. Bir yanda kadınlar artık hayatın her alanında eskiye göre çok daha görünür ve aktif. İş dünyasında ilerliyorlar. Dünya liderleri kadınları desteklemenin ekonomiyi de güçlendireceğini söylüyor ve Almanya, Fransa gibi ülkeler büyük şirketlere yönetimde kadın kotası getiriyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin en büyük borsalarından biri olan Nasdaq, kendi çatısı altındaki şirketlerde eşitliği sağlamak adına yeni düzenlemeler uygulamaya koyuyor. Eşitlik yolunda ilerlemeler göze çarparken, diğer yanda sokaklarda bir kadın eşi tarafından öldürülüyor, bir kız çocuğu okuldan alınıyor, bir başkası erken yaşta evlendiriliyor. Sanki aynı zaman diliminde bir kaç çağı yaşıyor gibiyiz. Finlandiya’da, babalara 7 ay ücretli doğum izni kullanabilme hakkı veriliyor. Çocuk bakımının sadece kadınların görevi olarak görülmemesi ve sorumluluk paylaşımının eşitlik açısından önemli olduğu düşünülüyor. Afganistan’da ise kız çocuklarına şarkı söylemek yasaklanıyor. Kadının görüntüsü de, sesi de, varlığı da hayatın dışında bırakılıyor. Bu bir ülke için sefalet anlamına geleceği halde!
Dünyada kadına yönelik şiddetin yol açtığı zararın, küresel gayri safi hasılanın (GSH) toplam %2 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bu, Türkiye’nin GSYİH’sının yaklaşık iki katı olan 1,5 trilyon dolara eşdeğerdir. Ayrıca araştırmalar, aile içi ve yakın partner şiddetinin cinayetlerden veya iç savaşlardan çok daha fazla ölüme neden olduğunu ve çok daha yüksek ekonomik maliyetler gerektirdiğini ortaya koymaktadır.
İş dünyasında da başarının, hatta artık varlığını sürdürebilmenin yolu eşitlikten geçmektedir. Çeşitlilik ve Kapsayıcılıkla ilgili gerçekleştirilen araştırmalar, birbirine benzer çalışanlar yerine, cinsiyet, köken, fiziksel durum, iletişim biçimi vb. farklılıkları bir araya getiren şirketlerin daha başarılı olduğunu gösteriyor. Ancak bir şartla. Birlikte uyum içinde çalışmalarına olanak tanıyan kapsayıcı kültürü de geliştirirlerse. Sadece işe almakla kalmayarak, fırsat eşitliği de sunarlarsa. Kadın – erkek çalışan sayılarında eşitliğin yakalandığı sektörlerde bile, kadınların yönetim kademelerinde az sayıda olduğunu görüyoruz. McKinsey’in araştırmasına göre yönetim ekiplerinde kadınların olduğu şirketler yüzde 25 daha yüksek performans gösteriyor. İş dünyasının kadınların liderlik yeteneğine yönelik önyargılarını dönüştürmeye ve ”Erkekler Klubü” olmaktan çıkmaya ihtiyacı bulunuyor. Çünkü tüm göstergeler açıkça ortaya koyuyor ki;
-
Kadınları destekleyen şirketler kazanıyor
-
Kadınları destekleyen ülkeler kazanıyor
Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği gibi ”Kadınlarını geri bırakan toplumlar, geride kalmaya mahkûmdur:”
Öyleyse neden eşitliği engelleyelim? Hem kadınları, hem de erkekleri, bugünün gereksinimlerini karşılamaktan uzak, geçmişin toplumsal rollerine hapsedelim? Neden kendi kendimizi sabote edelim ve gelişimimizi durduralım? Şüphesiz ki aramızda değişimi ve eşitliği istemeyenler olacaktır. Ayrıca eşitlik taraftarı olduğunu düşünürken, farkında dahi olmadığı bilinçsiz önyargıların etkisiyle kadınları engelleyenler de çok sayıda. Daha yetiştirilme döneminden itibaren en yakınlarımızdan, çevremizden, kültürümüzden ve medyadan aldığımız mesajlar bilinçaltımıza işliyor. ”Kadın işi – erkek işi” ayrımı da, ”kadınların öncelikli sorumluluğu evidir” gibi kodlamalar da, gün içinde verdiğimiz onca kararın arkasında, kendini fark ettirmeden etkili olabiliyor. İş görüşmelerinde, kadın ve erkek iki aday arasında karar verirken, bir yöneticiyi bir kadına yakışmayacak kadar agresif olmakla yargılarken, bir genç kız hakkında ”o saatte orada ne yapıyordu” diye düşünürken… Bunların çağdaş, hümanist bir insana yakışmayacağını biliyoruz. Biz öyle şeyler yapmayız. Peki kadınlara karşı önyargılı olan 10 kişiden 9’u kim?
Eşitlik bir kararımızla başlayacak. Ancak net bir karar olmalı. Önyargıların bizi geride bırakmasına müsade mi edeceğiz? Yoksa ilerleyecek miyiz? Müziğin yasaklanmadığı, insanlara cinsiyetlerine göre değil, insan oldukları için eşit fırsatların verildiği bir dünya mı yaratacağız birlikte?
Arzu Pınar Demirel
Headline Diversity Kurucusu